08/01/2019
Türk ve Çinli İş İnsanları İstanbul'da Buluştu
Dış Ekonomik İlişkiler
Kurulu (DEİK) Türkiye-Çin İş Konseyi Başkanı Murat Kolbaşı, Türkiye ile Çin
arasında 25 milyar dolar seviyelerinde bir ticaret hacmi bulunduğunu
anımsatarak, "Özellikle Çin'in 2 önemli özel bankasının Türkiye gelmesinin
ardından Türkiye'de faaliyet gösteren Çinli firma sayısı bini geçti ve hızla
artıyor." dedi.
Yunus Emre Enstitüsü’nün 10
aydır yürüttüğü ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde devam
eden Türkiye Akademik ve Bilimsel İş Birliği Projesi (TABİP) kapsamında “Bir
Kuşak Bir Yol-Geleceğe Birlikte Yön Verelim Konferansı" İstanbul’da Esma
Sulta Yalısı’nda gerçekleştirildi. Ekonomik hacimleriyle ve yüz binlerce
çalışanıyla 1 trilyon doları aşkın piyasa değerine sahip olan ve son bir yılda
gerçekleştirdikleri 500 milyar dolarlık satış hacmi ile Çin ekonomisine yön
veren 70’in üzerinde markanın temsilcisi, konferans kapsamında Türk iş
insanlarıyla bir araya geldi.
Yunus Emre Enstitüsü
Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, konferansın açılışında yaptığı konuşmada,
dünyanın mesafe bakımından uzak ancak ticari ve kültürel bakımdan yakın bir
köşesinden gelen, iş dünyasının değerli birçok ismini Türkiye’den güzide
kurumlarla ve onların temsilcileriyle buluşturmaktan büyük mutluluk duyduklarını
dile getirdi.
Ateş, TABİP bünyesinde
gerçekleştirilen bu buluşmayla Türkiye’nin çeşitli kesimlerini yurt dışından
gelen konuklarla buluşturarak ekonomik, kültürel, akademik ve bilimsel iş
birliklerinin gelişmesine büyük bir ivme kazandırmayı hedeflediklerini söyledi.
Yunus Emre Enstitüsü olarak
46 ülkede 56 kültür merkezi ve yüzlerce irtibat noktası ile çok geniş bir
uluslararası bağlantıyla Türkiye’nin dilini, kültürünü, akademik ve bilimsel
kapasitesini tanıttıklarını aktaran Ateş, “Bugüne kadar yürüttüğümüz kültür ve
kamu diplomasisi faaliyetlerine bilim diplomasisi faaliyetlerini de eklemiş
bulunuyoruz. Bu kapsamda küresel ağımızı ülkemizin milli kurum ve
kuruluşlarının, akademi çevrelerinin ve araştırma geliştirme tabanlı
sektörlerinin istifadesine sunuyoruz.” dedi.
2018 yılının Çin’de Türkiye
yılı olarak ilan edildiği anımsatan Ateş, “Bu süreçte Yunus Emre Enstitüsü
olarak Çin ile kültürel, sosyal, akademik ve bilimsel iş birliği alanlarında
etkileşimlerini daha ileriye götürmek amacıyla kültür ve bilim diplomasisi
çalışmalarını çok yönlü yürüttük. 2019 yılına bu güzide etkinlikle ve bazı
paydaşlarımızla yapacağımız iş birlikleriyle başlıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Ateş, bundan sonra
Türkiye’ye Çin’den gelen turist sayısının artacağını, kültürel ilişkilerin daha
da gelişeceğini ve tüm bunların akademik ve bilimsel iş birlikleri ve katma
değerli projelerle de pekiştirileceğini dile getirdi.
Çinli turist hedefine 2019
yılında ulaşılacağından emin olduklarını belirten Ateş, şunları kaydetti: “Bu proje
ve etkinliğin de buna önemli katkılar sunacağını düşünüyorum. Bu vesile ile
kurulacak olan kültürel ilişkilerin, reel sektör temsilcilerini de bu projeye
dahil ederek, çok yönlü ve sürdürülebilir kılınması gerektiğine inanıyorum. Bu
sebeple kamu girişimlerinin yanında, sektörel temsilcilerin de bugün burada
olması beni ayrıca mutlu ediyor. İkili ve çok taraflı iş birliklerinin ekonomik
ilişkilere de olumlu yansıyacağına ve bunun TABİP ile akademik ve bilimsel iş
birliği bakımından da çıktılarının olacağına olan inancım tam. TABİP kapsamında
geliştirilen portal ile ulusal ve uluslararası iş birliklerinin de bugünden
sonra artması ülkemizin küresel imajına ve nitelikli insan kaynağı ihtiyacına
önemli katkılar sunacak.
İstanbul’da Bir Çin Sokağı Oluşturmayı Hedefliyoruz
İstanbul Vali Yardımcısı
İsmail Gültekin de İstanbul‘dan 4 Çin şehrine doğrudan ulaşım şansının
bulunduğunu ancak bunu son derece yetersiz gördüklerini ifade etti.
Türk Hava Yolları'nın her
bir şehre günde bir sefer ile ulaşım sağlamaya çalışmasının iki ülke arasındaki
kapasiteyi sınırladığına dikkati çeken Gültekin, "Valilik olarak sektör
ile yaptığımız iş birliği sonucunda, China Southern Havayolları'nın hemen
geçtiğimiz ay İstanbul’a Pekin’den doğrudan uçak seferlerinin başlatılmış
olmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Bunu Çin’in diğer hava yolu
şirketlerinin de takip etmesini istiyoruz. Çünkü her yıl yurt dışına 140 milyon
turist gönderen bir ülkenin sadece 400 bin turistini alıyor olmayı yeterli
görmüyoruz. Bunu artırabilmenin birinci yolunun doğrudan uçak seferlerini
artırmak ve bunun Çin hava yolu şirketleriyle de desteklemesini sağlamak
olduğunu biliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Çin’den İstanbul’a daha
fazla turist çekme çerçevesinde çalışmalar yapıldığını anlatan Gültekin, “Bir
Çin sokağı oluşturmayı ve burada Çin kültürüne ait birtakım objelerin ve
ürünlerin doğrudan İstanbullulara ulaşılabilmesini sağlamayı ve Çince
karakterler ile yön tabelaları oluşturmayı hedefliyoruz. Çünkü, Çin alfabesinde
kullanılan karakterlerin Latin alfabesinde ve diğer alfabelerdeki
karakterlerden çok farklı olduğunu biliyoruz. Bu konuda İstanbul Valiliği
olarak bir çalışma içerisindeyiz. Çin restoranlarının sayısını artırılmasını
teşvik etmek istiyoruz.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin Özel Coğrafi Konumu Eşsiz Bir Statüde
Bulunuyor
Çin’in en büyük sosyal
medya platformlarından Yidian’ın Üst Yöneticisi (CEO) Li Ya ise Türkiye’de
bulunmaktan ve konferansa katılmaktan dolayı mutlu olduğunu vurguladı.
Türkiye’ye gelmeden önce
Yidian üzerinden Türkiye ve Türkiye’nin kültürü ile ilgili bir paylaşım
yaptığını dile getiren Li Ya, “Ve bugün de dünyanın jeopolitik konumundaki özel
durumundan bahsettim. Kültürün gücü İstanbul ve Türkiye’yi merak etmemin ana
sebebiydi.” dedi. Li, İstanbul’a New York üzerinden Türk Hava Yolları (THY) ile
geldiğini ve THY’nin sloganını çok beğendiğini belirterek, “Bence THY'nin
dünyanın diğer tüm hava yollarından farklı bir özelliği var çünkü kapsadığı
uçuş hatları bir numara. Türkiye’nin özel coğrafi konumu eşsiz bir statüde
bulunuyor. Hem de tarihten beri Avrasya, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında
önemli bir kesişme noktası konumunda.” ifadelerini kullandı.
Li Ya, Prof. Ateş’in
kendisine 2018 yılında Türkiye’ye gelen yaklaşık 40 milyon yabancı turistten
yalnızca yüzde 1’inin Çin’den geldiğini aktardığını ifade ederek, “Bu çok az
gerçekten şaşırdım. İstanbul gibi bu kadar eski bir tarihe sahip özel bir kente
az gelmişler ve açılışta ney dinletisi büyüleyici bir güzellikteydi. Nasıl bu
kadar az Çinli turist geldi ben büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Daha çok
kişinin gelmesi gerekirdi Çin’den.” şeklinde konuştu.
Li, 2 ülke arasındaki
kültür ve turizm etkileşiminin artmasıyla birlikte iş fırsatlarının da artacağı
konusunda hemfikir olduklarını vurguladı.
İstanbul’da hem kilise hem
de caminin uyum içerisinde bulunduğunu vurgulayan Li, bu hoşgörünün internet
ağıyla daha yakın bir mesafeye çekilebileceğini kaydetti.
Türkiye, Çin’de Günden Güne Daha Çok Duyuluyor
Yidian Kıdemli Başkan
Vekili Jin Zhi de Türkiye’nin özel bir ülke ve eşsiz bir konumda bulunduğunu
dile getirdi.
Jin Zhi, “Küçüklüğümden
beri Türkiye’yi çok merak ediyordum ve nihayetinde buraya geldim. Hem de Yidian
adına sizlerle bir araya gelmekten dolayı büyük bir mutluluk duyuyorum.” dedi.
Türkiye’nin Çin’de günden
güne daha çok duyulduğuna ve ilgi gösterildiğine işaret eden Jin Zhi, “Sultan
Ahmet, Romantik Türkiye” gibi imajlar Çin’de çok popüler oldu. Benim eşim iş
seyahatlerime karşı çıkıyor yani benimle beraber iş seyahatlerime gelmek
istemiyor. Ama bu sefer ‘Türkiye’ye mi gidiyorsun, ben seninle Türkiye’ye
gelmeyi çok istiyorum’ dedi. Bu örnek şunu gösteriyor Çin’de internet üzerinden
dünyayı tanımayı çalışan gençler dış dünyayı çok merak ediyorlar. Türkiye’yi
romantik bir yer olarak görüyorlar.” diye konuştu.
Her İki Ülke Arasında Turizmde Sayılar İstediğimiz
Yerde Değil
DEİK Türkiye-Çin İş Konseyi
Başkanı Murat Kolbaşı da konferans kapsamında düzenlenen panelde yaptığı
konuşmada, doğudan batıya doğru giden eksenin şimdi tekrar batıdan doğuya doğru
geldiğini dile getirdi.
Türkiye ile Çin arasında 25
milyar dolar seviyelerinde olan ve zaman zaman 30 milyar dolara doğru yaklaşan
bir ticaret hacmi bulunduğuna dikkati çeken Kolbaşı, "İki ülkenin de
önemli tarihi geçmişi var. Ve gelecekte de önemli iş birliği çıkarılabilir.
Özellikle Çin'in 2 önemli özel bankasının Türkiye gelmiş olması, ki bunlardan
bir tanesi dünyanın en büyük bankası... Türkiye’ye gelmelerinin hemen ardından
şu anda Türkiye'de faaliyet gösteren Çinli firma sayısı bini geçti ve hızla
artıyor."
Bu şekilde her iki ülkenin
birbirini tanıması açısından önemli bir adım atıldığını vurgulayan Kolbaşı,
sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu bize ne
sağlayacak. Çin'in yurt dışına çıkan önemli bir sermaye ve yatırımının Türkiye
tarafından alınması için imkan sağlayacak. İkinci olarak her iki ülke arasında
turizmde sayılar istediğimiz yerde değil. Ama bakıldığında Çin'den seyahate
çıkan 120 milyonun üzerinde bir turist var. Türkiye 2018'de sadece 400-450 bin
civarında bir turist alabildi. Avrupa Birliği'ne ekonomik anlamda üye olan
Türkiye'nin, Türkiye'de yapılanan markalarının, şirketlerinin, baktığımızda her
bir sektörde ilk 10'a giren Türk markaları ve şirketlerinin, Çin ve Asya
Pasifik genelinde pazar payını artırarak kendilerini büyütmeleri gerekiyor. Bu
bizim ticaret açığımızı kapatmamızı sağlayacak."